

9 yıldır Edirne'de tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ihlal kararının kesinleşmesi sonrası siyasetçinin hukuki durumu gündeme geldi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmişteki söylemlerinin aksine “Tahliyesi hayırlara vesile olacaktır” şeklinde açıklama yaptı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin eski Başkanı ve eski Başbakan Yardımcısı AKP'li Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olarak Demirtaş ve Kavala ile ilgili yaptığı açıklamalar sebebiyle kendisine yöneltilen eleştirileri anımsattı.
Sosyal medya üzerinden bir açıklama yapan Arınç, Demirtaş ve Kavala'yı 11 Kasım'da ziyaret edeceğini bildirdi.
“HAİN-TERÖRİST DİYENLER OLDU…”
Özür bekleyen Arınç, Bahçeli'ye de sitemde bulundu:
– O günlerde yapılan haksızlıkların, organize biçimde söylenen ağır sözlerin bir kul hakkı oluşturduğuna inanıyorum. Bu hak, ancak içten bir özürle temizlenebilir. Eğer özür dilenirse, hakkımı helal ederim. Aksi takdirde bu hakkı ahirete de taşırım.
– Kasım 2020'de Habertürk'te yaptığım bir yayında, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın yargı süreçlerine ilişkin görüşlerimi açıkça ifade etmiştim. “Tutukluluk cezaya dönüşmemelidir. Her iki isim de tahliye edilmelidir.” dedim.
– Bu sözleri, o dönemde hukukun üstünlüğüne ve adaletin evrensel ilkelerine inanan bir siyasetçi olarak söyledim. Ancak hemen ardından, özellikle Sayın Devlet Bahçeli'den gelen ağır ifadelerle karşılaştım. O gün bana “terörist” diyenler, “hain” diyenler oldu.
“YAŞANANLARDAN DOLAYI İSTİFA ETTİM”
– Bu saldırılar yalnızca şahsıma değil, vicdanına ve adalet duygusuna sahip tüm bireylere yönelmişti. Yaşananlar dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa ettim. Çünkü inandığım değerleri savunmak benim görevimdir. Bugün, üzerinden beş yıl geçtikten sonra, benzer sözleri, daha önce en sert şekilde eleştiren Sayın Bahçeli'nin ağzından duymak beni şaşırtmadı ama düşündürdü.
“O SÖZLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ”
– Sayın Bahçeli'nin “yargı kararlarına uyulmalıdır” ifadesi elbette değerlidir. Geldiği nokta, beş yıl önce benim durduğum noktadır. Yıllardır Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının mutlaka uygulanması gerektiğini savunuyorum. Bu, anayasal bir yükümlülüğümüzdür. Bahçeli'nin bu noktaya gelmesini önemli bir gelişme olarak görüyorum. Ancak bu değişim, o dönemdeki ağır sözlerin üzerini örtemez.
“SAMİMİ BİR ÖZÜRLE TEMİZLENİR”
– O günlerde, en üst düzeyden başlayarak sistematik bir şekilde hakaretle kişi hedef alındı, itibarım zedelendi ve bazı çevrelerde nefret objesi haline getirildim. Kul hakkına büyük değer veriyorum. Yapılan haksızlıkların ve ağır sözlerin bir kul hakkı oluşturduğuna inanıyorum. Bu hak, ancak içten bir özürle temizlenir. Eğer bir özür gelirse, hakkımı helal ederim. Aksi takdirde bu hakkı ahirete de taşırım.
– 11 Kasım Salı günü, daha önce Adalet Bakanlığından izin alarak planladığım bir etkinlik çerçevesinde Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'yı cezaevinde ziyaret edeceğim. Bu ziyaret, bir siyasi gösteri değil; insani ve vicdani bir duruşun ifadesidir. Umuyorum ki, o güne kadar adalet yerini bulur ve her iki kişiyi de cezaevinde değil, evlerinde, aileleriyle birlikte “geçmiş olsun” diyerek ziyaret ederim.
– Bu süreçte bana yöneltilen ağır sözlerin, yalnızca bir kişiye değil, bir vicdana bedel ödettirdiğini belirtmek isterim. O gün yapılan kampanya, yalnızca bir siyasi çekişme değil; bir bireyi, düşünceleri yüzünden itibarsızlaştırma çabasıydı. Bugün yaşanan gelişmeler, hakikatin bir gün ortaya çıkacağını göstermektedir.
– Sözlerimi şu inançla tamamlamak istiyorum: Adaletin terazisi şaşmaz, yeter ki elimizle eğip bükmeyelim. Ve hiçbir siyasi hesap, bir kul hakkının üzerini örtemez.


