

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) desteğiyle yürüttüğü bir araştırmada, kız çocuklarının ev içi iş yükü ve bakım sorumluluğunu orantısız şekilde üstlenmeleri nedeniyle eğitim hayatlarının olumsuz etkilendiğini ortaya koydu.
Üniversiteden yapılan açıklamada, “Krizler Çağında Çocuk Olmak” isimli araştırmanın, Türkiye genelinde 11-18 yaş arasındaki çocuklar ve ebeveynleriyle gerçekleştirilen 1513 hanelik nicel çalışmanın yanı sıra İstanbul ve Şanlıurfa'da yapılan nitel analizlerden elde edilen bulgulara dayandığı belirtildi.
Çalışmaya göre, kız çocukları eğitim, ev içi sorumluluklar, güvenlik ve dijital ortamda karşılaştıkları riskler gibi konularda toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşılaşıyorlar.
Yüzde 45'i Kardeşine Bakıyor
Şanlıurfa'da, ortaöğretimde kız çocuklarının okula devam oranı yüzde 63 iken, erkek çocuklarda bu oran yüzde 78 olarak kaydedildi. Özellikle 15-18 yaş grubundaki, düşük sosyoekonomik düzeydeki ailelerden gelen kız çocuklarının eğitimden uzaklaşma riski daha yüksek.
Ailelerin sınırlı kaynakları olduğu durumlarda, kız çocukları eğitimin öncelik sıralamasında geriye düşerken, çocuk yaşta evlilik ve okul terki olasılığı artıyor.
Kız çocuklarının ev içindeki sorumlulukları kadın-erkek eşitsizliğini gözler önüne seriyor: yüzde 89'u yataklarını toplarken, yüzde 79'u sofra kurup kaldırıyor, yüzde 63'ü kahvaltı hazırlıyor, yarısı ev temizliği yapıyor, yüzde 45'i kardeşlerine bakıyor. Bu oranlar erkek çocuklar için ise önemli ölçüde daha düşük.
Dijital Ortamda Siber Zorbalık Riski
Araştırmaya göre, dijital dünya kız çocukları için sosyal etkileşim imkanı sunarken diğer yandan güvenlik riskleri de barındırıyor. Kız çocukları, siber zorbalık, istenmeyen mesajlar ve kişisel bilgilerin paylaşılması gibi tehditlere erkek çocuklara göre daha fazla maruz kalıyor.
Ekonomik Koşullar Kızları Etkiliyor
Araştırma, kız çocuklarının erkek akranlarına göre akademik başarısızlık kaygısı ve beden memnuniyetsizliği düzeylerinin daha yüksek olduğunu gösterdi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin, dezavantajlı sosyoekonomik koşullarla kesiştiğinde kız çocuklarının savunmasızlığını artırdığını belirtti.
Semerci, kız çocuklarının eğitime erişimi ve devamlılığında eşitsizliklerin önemli rol oynadığını vurguladı ve bölgesel ile sosyoekonomik eşitsizliklerin bu konuda belirgin etkiler yarattığını kaydetti.
Kız Çocuklarının Okula Devam Oranı Erkeklerden Düşük
Şanlıurfa'da kız çocuklarının okula devam oranı erkek çocuklardan daha düşük. Ortaöğretimde bu oran kızlarda yüzde 63 iken, erkeklerde yüzde 78 olarak kaydedildi. Okula kayıtlı olmayan çocuklar, 15-18 yaş aralığında ve en düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerden gelenler arasında yoğunlaşıyor. Bu da kız çocukları için okuldan uzaklaşma riskinin arttığını gösteriyor.
Semerci, düşük devam oranlarının nedenleri arasında sosyoekonomik, kültürel ve güvenlik temelli faktörlerin bulunduğunu belirterek, ekonomik sorunların ailede temel ihtiyaçların karşılanamamasıyla okul terklerinin en önemli sebeplerinden biri olduğunu ifade etti.
Okul başarısının sadece akademik başarıyla ölçülmesinin, “başarılı” olmayan yoksulluk koşulları altındaki çocukların eğitim süreçlerinden daha hızlı kopmalarına sebep olduğunu vurgulayan Semerci, sınırlı kaynakların olduğu ailelerde kız çocuklarının eğitime devamının vazgeçilebilir hale geldiğini belirtti. Yoksulluk ve ataerkil geleneklerin, çocuk yaşta evlilik riskini artırma potansiyeline de dikkat çekti.
Kızlar Orantısız Sorumluluk Yükleniyor
Semerci, araştırma sonuçlarının ev içindeki sorumlulukların kız ve erkek çocuklar arasında belirgin farklılıklar gösterdiğini ortaya koyduğunu belirterek, “Kız çocuklarının yüzde 89'u kendi yataklarını toplarken, yüzde 79'u sofra kurup kaldırır. Yüzde 63'ü kahvaltı hazırlar ve yarısı ev temizliği yapar. Her iki kız çocuğundan biri bulaşık yıkarken, dörtte biri yemek yapıyor. Ayrıca, kız çocuklarının yüzde 45’i kardeşlerine bakmakla sorumlu. Bu oran erkek çocuklarda oldukça daha düşük.” ifadelerini paylaştı.
Kız çocuklarına toplumsal roller gereği erken yaşta ve orantısız sorumlulukların yüklendiğinin altını çizen Semerci, “Bu yük, rutin işlerle kalmayıp, yoğun kardeş bakımı gibi 'görünmez emek' alanlarını da kapsıyor. Bu durum, kız çocuklarının çocukluktan erken yetişkinliğe geçişini zorunlu kılıyor. Eşitsizlik, kızların akademik başarılarını ve yaşam deneyimlerini derinden etkiliyor. Ev içi emek, okumakta olan kız çocukları için çifte mesai anlamına gelerek onların sosyal, duygusal ve akademik gelişimlerinde ciddi bir baskı yaratıyor.” dedi.
Kreşler Çoğaltılmalı
Semerci, özellikle düşük sosyoekonomik statüdeki kız çocuklarının eğitime devamlılığını sağlamak amacıyla finansal destek, burs ve nakit transfer programlarının uygulanması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, çocuk yaşta zorla evlilik veya ev içi emek nedeniyle okul bırakma riski taşıyan öğrencilerin yeniden süreçlere entegre olması için rehberlik desteği verilmelidir. Bu destek mentörlük ve sosyal destek hizmetleriyle güçlendirilmelidir. Ev içi iş yükünün paylaşımını sağlamak ve annelerin üzerindeki bakım yükünü azaltmak için kaliteli kreşlerin ve çocuk bakım merkezlerinin yaygınlaştırılması teşvik edilmelidir. Ebeveynlerin, kız çocukları üzerindeki kısıtlamaları azaltmak için eğitimler ve farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir.” diye ekledi.


