

ABD Başkanı Donald Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Güney Kore'de ay sonunda yapacağı görüşmeden iki hafta önce, iki ülke arasındaki gerilimin tam anlamıyla “ticaret savaşı”na dönüştüğünü belirtti.
Dün Oval Ofis'te gazetecilerin “Anlaşmaya varamazsanız Çin'le kesintisiz bir ticaret savaşının içinde mi olacaksınız?” sorusuna Trump, “Zaten içindeyiz” yanıtını verdi.
Son dönemde Çin'i tehdit eden Trump, “Yüzde 100 gümrük vergisi uyguluyoruz. Eğer bu vergiler olmasa bir hiç gibi görülürdük” şeklinde ekledi.
Geçmişte birkaç kez “ticaret savaşı” ifadesini kullanan Trump, iktidara geldikten sonra daha çok “müzakere”, “karşılıklı tarife” veya “ekonomik mücadele” gibi ifadeleri tercih etmeye başlamıştı.
Trump ile Şi'nin 31 Ekim'de Güney Kore’nin başkenti Seul'de düzenlenecek Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde bir araya gelmesi bekleniyor.
Ticaret Savaşında Yeni Cephesi
Trump yönetimi, Çin'in ABD'den soya alımını durdurmasına misilleme olarak, Çin'den yemeklik yağ alımını askıya aldığını açıkladı. Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social'dan yaptığı paylaşımda bunu “Ekonomik Açıdan Düşmanlık Eylemi” olarak nitelendirdi.
Amerikan Soya Birliği'ne göre, Çin, Amerika'nın en büyük soya alıcısıydı. Ancak ABD'nin nisan ayında getirdiği yüksek tarifelere yanıt olarak, Çin, soyayı Arjantin ve Brezilya'dan almaya başladı.
Beijing'in bir diğer hamlesi ise 10 Ekim'de gerçekleşti: Elektronik, savunma ve otomotiv sektörlerinde hayati öneme sahip nadir toprak elementlerinin ihracatına kısıtlamalar getirildi. 2020–2023 yılları arasında ABD’nin nadir element ithalatının yüzde 70’i Çin'den sağlandı.
Trump, buna karşılık olarak Çin'e uyguladığı mevcut yüzde 30'luk tarife oranına ek olarak, 1 Kasım’dan itibaren Çin mallarına yüzde 100 gümrük vergisi uygulanacağını duyurdu.
Çin, ABD'nin Yaptırımlarından Ne Kadar Etkilendi?
Çin'in ihracatı eylülde yüzde 8.3 artarak son ayların en hızlı büyümesini kaydetti. ABD'ye yapılan ihracat yüzde 27 düşse de, Avrupa'ya satışlarda yüzde 14, ASEAN ülkelerine yüzde 16 ve Afrika'ya satışlarda yüzde 56 artış yaşandı.
Uzmanlar, bu tabloya bakarak Çin ekonomisinin artık ABD pazarına eskisi kadar bağımlı olmadığını ifade ediyor. ABD'nin birkaç yıl öncesine kadar Çin'in toplam ihracatının dörtte birini oluşturduğunu belirten Wall Street Journal, bu oranın şimdi yüzde 10 seviyesine gerilediğine dikkat çekiyor.
Analistler, bu durumun Washington'un Beijing'i tarifeler yoluyla köşeye sıkıştırma gücünü ciddi biçimde zayıflattığını vurguluyor.
Öte yandan, bu ticaret savaşının etkilerinin sadece ihracat rakamlarında değil, küresel üretim zincirlerinde de hissedildiği belirtiliyor: Çin merkezli üretim hatları Vietnam, Malezya ve Meksika gibi ülkelere kayarken, ABD'nin ticaretteki merkezi rolünün azalma eğiliminde olduğu ifade ediliyor.
Çin'in altyapı yatırımları ve yeni ticaret anlaşmaları ile bu değişimin kalıcı hale geldiği aktarılıyor. Analistler, bu sürecin ABD'nin ticaret politikalarının etkinliğini azaltacağını, zira malların artık dolaylı yollarla ABD pazarına ulaştığını belirtiyor.
Kazanan Belli Mi?
Uzmanlar, iki tarafın kesin bir zaferden uzak olduğunu vurguluyor. Çin ekonomisinin kırılgan bir toparlanma sürecinde olduğu, ABD'nin ise küresel finans sistemi ve iletişim teknolojisindeki üstünlüğü sayesinde hala güçlü bir koza sahip olduğu ifade ediliyor.


