

İzmir Kitap Fuarı’nda gerçekleştirilen söyleşide gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ekonomi, göçmen politikaları, dış ticaret, adalet sistemi ve siyasi ayrımcılık konularında açıklamalarda bulundu.
Artan hayat pahalılığına dikkat çeken Özdağ, şu ifadeleri kullandı:
– “Ekonomik krizin toplum üzerindeki etkileri oldukça derin. Açlıkla sınanan emekliler, dul ve yetim toplamda 16 milyon insan; pazara gidip en temel gıda maddelerini almakta dahi zorlanıyor. Kitap almak artık neredeyse devrimci bir eylem halini aldı. Geçen yıl verdikleri enflasyon tahminlerini güncellediler; bu yıl sonu itibarıyla enflasyonun yüzde 34 – 34,5 civarında olacağı öngörülüyor.”
– “16 milyon emekli, dul ve yetim açlıkla boğuşuyor. Burada esnaf ve sanatkârlar odasından geldim; her yerde olduğu gibi buradaki esnaf da Maliye Bakanlığı'nın sert cezalarından bıkmış durumda. Çiftçiler, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle zor bir dönem geçiriyor. İş insanlarının mallarına el konuluyor, birçoğu servetlerini yurt dışına aktarma gayretinde.”
– “Tekstilcilerimiz, Mısır’a 200 firma ve 5 milyar dolar yatırmış durumda. Ve tüm bunların üzerine Suriye’deki durum daha da karmaşık hale geldi. Savaş bittikten sonra dönecek denilmişti ama dönen çok az. Afganlardan dönen yok, yenileri gelmeye devam ediyor. Bugün itibarıyla dünyadan gelen toplam 2 milyon 600 bin kişiye vatandaşlık verilmiş durumda. Bu sayı 250 bin falan değil; daha fazlası var, bu yanlış bilgilerle halk yanıltılıyor.”
Özdağ, konuşmasına devam etti:
– “Türkiye, yılda 7 milyar dolar insani yardım yapıyor ve bununla 'dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesi' unvanına sahip. Bu doğru. Türkiye, gayrisafi milli hasılasına oranla ABD’den sonra en çok yardım yapan ülke konumunda. Düşünün, Almanya, Fransa, İsviçre ve İsveç’ten daha fazla insani yardım yapıyoruz ama burada kendimiz köprülerden geçmek için para ödüyoruz, Afrika’da ise yapılan köprülerin bedava geçişine izin veriyoruz. Bu mantık nedir?”
– “Ayrıca ilginçtir, Türk tekstilcisi Mısır’a yatırım yapıyor. Neden? Mısır’da iş gücü ucuz. Ancak sadece bu yüzden değil. Türkiye’den ihracat yaparsanız bazı ülkelere yüzde 50’ye yakın vergi ödüyorsunuz ama Mısır’dan yaparsanız bu oran sıfıra düşüyor. Mısır’dan Afrika ülkelerine yapılan ihracatta vergi oranı yüzde 5 ila 7,5 arasında değişiyor; Türkiye’den ise bu oran yüzde 35'e kadar çıkabiliyor.”
“Düşman Ceza Hukuku Uygulanıyor”
– “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’ya giderken Amerikalı çiftçilere iyilik yaparak gümrük vergisini kaldırdı. Ancak Trump döneminde Türk tekstil ürünlerine yüzde 25 vergi uygulanıyordu, üzerine bir yüzde 15 daha eklenince Türk tekstilcilerin mal satışı yüzde 40 gümrük vergisi altında kalıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu oran sadece yüzde 15. Böyle bir kötü ekonomik yönetim var ve bununla birlikte de 'düşman ceza hukuku' uygulanıyor.”
– “Anayasa gereği herkes yasalar önünde eşittir; siyasi görüşümüz, mezhebimiz, dilimiz ne olursa olsun bu böyledir. Ama pratikte muhalefet düşman olarak görülüyor ve onlara farklı bir ceza hukuku uygulanıyor. Eğer Kızılay Genel Müdürü’nün kızıysanız, bir trafik kazasında birinin ölümüne sebep olsanız bile tutuksuz yargılanıyorsunuz. Ancak aynı kazayı Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanının kızı yaparsa hapisten çıkması mümkün olmuyor.”
“Türkiye’nin Cehennemi Yaşamasını İstemiyoruz”
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın göçmen konusundaki duruşunu değerlendiren Özdağ, şu sözlere yer verdi:
– “Trump çok akıllı bir adam. 'Deli' dedikleri adam, imparatorluk kuramayan birisi olamazdı. Çok zengin bir iş adamı. Amerikalılar için bir başarı elde etti; seçildi, sonra tekrar seçildi. Bu kolay bir mesele değildir. Amerika Birleşik Devletleri göçmenlerin kurduğu bir ülke, ancak bu ülke göçe yasak koydu. Meksika ile arasına duvar ördü.”
– “Birleşmiş Milletler’de dünya liderlerine 'Cehennemi yaşayacaksınız' diye seslendi. 'Biz durdurduk, biz cehennemi yaşamayacağız' dedi. Biz de Türkiye’nin cehennemi yaşamasını istemiyoruz. Herkesin güven içinde dolaştığı bir Türkiye hayal ediyoruz. Geçen sene İzmir’de dolaşırken, bir Suriyeli tezgâh açmış, üzerine 'yerli muz' yazdığı muz satıyordu. Dedim ki, muz yerli ama satıcı yabancı. Bu muzik de yerli olmalı, satıcı da yerli olmalı.”
“Hem Ceza Sistemi Hem de İnfaz Sistemi Ciddi Şekilde Gözden Geçirilmelidir”
Özdağ, Mattia Ahmet Minguzzi davasıyla ilgili verilen cezanın kamu vicdanını yaraladığını belirterek şunları ifade etti:
– “Bu, kamuoyunun vicdanını yaralayan bir hükmü oldu. Savcılık da itiraz etti ve üst mahkeme tarafından kararın bozulacağını ve daha adil bir kararın çıkarılacağını umuyorum. Ancak yasa da yeniden gözden geçirilmeli. 18 yaş altındaki bireylerin ne ölçüde çocuk sayılacağı ve çocuk olmanın ne anlama geldiği konularında ciddi bir yeniden değerlendirmeye ihtiyaç var.”
– “Burada dördüncü kişinin de suça karıştığına dair önemli tespitler bulunuyor. İddianamede bu durum net olarak belirtilmiş. Görüntülerde de yer alıyor. Pişmanlık durumu da söz konusu değil. Şimdi… Yani 24 yıl ceza alanlar, bunun 9 yılını kapalı cezaevinde, 6 yılını ise açık cezaevinde geçirecek. Bu açık cezaevi durumu, Türkiye’nin yakın zamanda Balıkesir'de yaşanan bir cinayetle birlikte yeniden tartışılmaya başlandı. Özetle, hem ceza sistemi hem de infaz sistemi ciddi şekilde gözden geçirilmeye muhtaç.”
Söyleşinin ardından düzenlenen imza gününde gençlerle bir araya gelen Özdağ, kitabını imzaladı. Fuarda uzun bir imza kuyruğu oluştu.


