reklam
reklam
DOLAR 42,8488 % 0
EURO 50,9195 % 0.01
STERLIN 58,4516 % 0.08
FRANG 54,4316 % 0.02
ALTIN 6.170,37 % 0,00
BITCOIN 87.604,16 0.872
reklam

6 Milyar Dolarlık Arazi Davası Karışıklıklara Neden Oldu

Yayınlanma Tarihi : Google News
6 Milyar Dolarlık Arazi Davası Karışıklıklara Neden Oldu
reklam

Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, kentin en gözde parkları, kamu binaları, lüks oteller, spor tesisleri ve yaklaşık 10 bin konutun yer aldığı Meltem ve Bahçelievler mahalleleri ile Konyaaltı Beach Park'ı kapsayan, değeri 6 milyar doları aşan 2 milyon 400 bin metrekarelik bir arazi üzerinde, Arap Süleyman, Hacı Bekirzade Mehmet Ağa ve Hazine'nin üç ana hissedar olduğuna hükmetti.

2006 yılındaki karar sonrasında ortaya çıkan yeni mirasçı iddiaları ve bu çerçevede mahkemelerin aldığı tedbir kararları nedeniyle dava hala sonuçlanamadı.

BAM'dan Gelip BAM'a Geri Gitti

Son olarak Antalya Kadastro Mahkemesi, Arap Süleyman’ın kızı olduğu iddia edilen Ayşe ile ilgili 2024 tarihli bir tedbir kararı almış, ancak itiraz üzerine Hacı Bekirzade mirasçıları lehine BAM 8'inci Hukuk Dairesi bu kararı kaldırmıştır.

Hacı Bekirzade'nin mirasçısı olduğunu öne süren başka bir kişi tarafından yapılan tedbir başvurusuna Antalya Kadastro Mahkemesi ret yanıtı verince, bu kişinin itirazı BAM'a iletildi. 17 Aralık'taki duruşmada, itirazın reddine dair dosyanın BAM'da bulunması nedeniyle karar alınamadı.

Kamu Binaları, Yüzlerce Konut ve İş Yeri

Dava konusu olan 2,4 milyon metrekarelik alan; Turizm Uygulama Oteli, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Falez ve Rixos otelleri, Cam Piramit Parkı, AKM, Atatürk Kültür Parkı, Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi, Antalya Tenis İhtisas Kulübü, akaryakıt istasyonu, Antalyaspor Tesisleri, Corendon Stadyumu, Antalya Adliyesi, Antalya Spor Salonu ve daha pek çok yapıyı kapsamaktadır.

1847 Tarihli Tapu, 2006'da Kesinleşiyor

Dava sürecinin 1958 yılında başladığını belirten Hacı Bekirzade Mehmet Ağa ve Arap Süleyman'ın bazı mirasçılarının avukatı Necati Yılmaz, şu şekilde ifade etti:

“Kadastro tespiti yapılıyor ve eski tapulara dayanarak hak sahiplerine karar veriliyor. O mahallede yaşayan insanlar, 'Burası bizim' diyerek dava açıyor. Devlet de, 'Burası bizim' diyor. Belediye, Vakıflar ile birlikte mahkeme 2004 yılında bir karar vermiş, karar 2006 yılında kesinleşmiştir.

Üç kişi için tescil kararı alınıyor. 1847 yılına ait tapunun sahipleri olarak Arap Süleyman Ağa ya da Hacı Süleyman Ağa diye bilinen kişiler ile Bakırcı Yorgi isimli bir vatandaş geçiyor. Mirasçıları bulunamadığı için onun 3'te 1'lik payı Hazine adına tescil ediliyor ve Hacı Bekirzade Mehmet Ağa’nın mirasçılarının adına tapuya tescil kararı alınıyor.”

El Atılmayan 20 Dönüm Kalmış

48 yıllık dava sürecinde bu bölgelerin şehir içinde kalması sebebiyle, 1964'ten itibaren kamulaştırmalar yapıldığını ifade eden Avukat Yılmaz, şu şekilde devam etti:

“Tabi yargılama sürdüğü için hiç kimseye kamulaştırma bedeli ödenmiyor. Tebligatlar çoğunlukla gazeteye ilan yoluyla yapılıyor, ölmüş kişilere bile tebligat gönderiliyor. Şu anda yaklaşık 4'te 1'i kalmış durumda.

Tapunun 4'te 3'ü yapılan kamulaştırmalar neticesinde değişmektedir. Genellikle Arsa Ofisi ve belediyeler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Belediyeler, daha sonra bu arazileri çeşitli kooperatiflere satmaktadır. Bu süreçte yaklaşık 600 bin metrekarelik bir alan hala kişilerin adına kayıtlı kalmaktadır.

Bu 600 bin metrekarelik alanda idarenin henüz el atmadığı yaklaşık 20 dönüm yer mevcuttur. Bu alan, Meltem Pazarı'nın etrafında yer alan yaklaşık 30 parselden oluşmaktadır. Bunun 3'te 1'i Hazine'nin, 3'te 1'i Hacı Bekirzade Mehmet Ağa'nın mirasçılarının, 3'te 1'i de Arap Süleyman Ağa'nın mirasçılarının hissesi bulunmaktadır.

Yargılamanın Yenilenmesi Kararı

2006'daki tescil kararının ardından 2011 yılında yargılamanın yenilenmesi davasıyla karşılaştıklarını belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Birileri Arap Süleyman Ağa'nın mirasçılarının farklı olduğunu iddia ederek 2009 yılında Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme 2011 yılında bir karar vermiş, ancak kimse haberdar olmamıştır. Arap Süleyman Ağa'nın mirasçıları değiştirilmiştir. Fark edilince insanlar müracaat etti ve Yargıtay bu kararı bozdu.

Usulden, 'Davanın tarafları bunlar değil, herkese davayı tebliğ edin, onların da katılımını sağlayın, ondan sonra karar verin.' dedi. Bu dava henüz kesinleşmeden Kadastro Mahkemesi'nde yargılamanın iadesine başvurdular ve tedbir kararı istediler. Mahkeme tüm taşınmazların üzerine tedbir koydu. Oysa bahsedilen dava, sadece Arap Süleyman mirasçılarının kendi aralarındaki paylarına ilişkindir ve diğer tarafları ilgilendirmemektedir.”

Tedbir Kararı İstinafta Kaldırıldı

Hazinenin payları üzerindeki tedbirin 2015'te kaldırıldığını vurgulayan Avukat Yılmaz, şunları ekledi:

“Ancak Hacı Bekirzade mirasçılarının üzerindeki tedbir hala devam etmektedir. Bu durum davalarımıza engel olmamıştı. Fakat tazminat kararları çıktığında, tescil kararları işlenemez oldu çünkü tedbir kararı bulunuyordu. Bu nedenle, temmuz ayındaki duruşmada tedbirin kaldırılmasını talep ettik, ancak mahkeme bu talebimizi reddetti. Dava dışı olmamıza rağmen, bu kararı verdi. Mantık hatası oluşmaktadır.

Eğer bu kişi dava dışıysa, bu kişinin mallarına niçin tedbir konuluyor? Tedbir konulmuşsa, bu kişi neden dava dışı sayılsın? Bölge Adliye Mahkemesi 8'inci Hukuk Dairesi, Hacı Bekirzade mirasçılarının bu davada taraf olmadığını belirterek tedbir kararını kaldırdı.”

'Taraf' Olmayan Kişinin Talebi

Ekim ayında Hacı Bekirzade mirasçısı olduğunu iddia eden farklı kişiler, Antalya Kadastro Mahkemesi'ne yeni bir tedbir başvurusu yaptığını belirten Yılmaz, gelişmeyi şu şekilde aktardı:

“Mahkeme, ret kararı vermiş ve bu kararı tekrar BAM'a göndermişler. 17 Aralık'taki duruşmada dava dosyası yoktu çünkü mahkeme tedbir isteminin reddine karar verdikten sonra istinaf yoluna gitmiş. Aslında mahkemenin ret kararı vermesi de hatalıydı, çünkü başvuru yapan kişi bu davada henüz taraf değil.

Hacı Bekirzade Ağa'nı mirasçısı olduğunu iddia eden bir şahıs var. Bunun müdahale talebi kabul edilmemiştir. Müdahale talebi kabul edilmeden, yani davada taraf olmadan bu kişi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi gerekir. Usulen böyle bir durum mümkün değil.

Ancak mahkeme sehven talebin reddine karar verince, bu kişiler dosyayı iki ay önce aynı konudan karar verilmiş olmasına rağmen yeniden BAM 8'inci Hukuk Dairesi’ne göndermişler.

Oysa Bölge Adliye Mahkemesi üç ay önce zaten bir karar vermişti. Aynı kararı bir daha oraya göndermenin anlamı ne? Buradaki amaç dosyayı bir şekilde sürüncemede bırakmak ve buna bağlı bir avantaj elde etmeye çalışmaktır. Çeşitli kişiler bu durumdan yararlanmaya çabalamaktadır.”

reklam

YORUM YAP