

DİLAN KUTLU / NEFES
AK Parti'nin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu için hazırladığı rapor, son haliyle yeniden değerlendirildi. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler'in komisyon üyeleriyle yaptığı toplantının ardından, raporun kapsamının genişletildiği ve 60 sayfadan 65 sayfaya, 9 başlıktan ise 11 başlığa çıkarıldığı iddia edildi.
DEM Parti'nin komisyon raporunda entegrasyon yasası sürecinde “suç işleyen–işlemeyen” ayrımının yapılmaması yönündeki ısrarına karşılık, AKP'de terör örgütü PKK'nın kendini feshettiğinin kabulü üzerinden ceza hukukunda yeni tanımlar yapılması gerektiği ve “suça karışan–karışmayan” ayrımının korunması gerektiği görüşü öne çıkıyor. Raporda ayrıca, Suriye'deki SDG yapılanmasına dair 10 Mart mutabakatına uyum sağlanmasının süreç için temel koşul olarak yer alıyor.
AKP'li kaynaklardan edinilen bilgilere göre, raporda terörle mücadele kapsamında bugüne kadar atılan adımlar, süreçte gelinen aşama ve gelecekte yasal zeminde hayata geçirilmesi planlanan düzenlemelere dair öneriler sunuluyor.
10 MART MUTABAKATI “ÖN ŞART”
Raporda Suriye'deki SDG yapılanmasına ilişkin 10 Mart mutabakatına uyulmasının, sürecin ön şartı olacağı belirtiliyor. Bu başlık altında bölgesel olayların ve Türkiye'nin güvenlik politikalarının sürece etkisi de irdeleniyor.
“SUÇA KARIŞAN – KARIŞMAYAN” AYRIMI
Raporda terör örgütü PKK'nın kendini feshettiği vurgulanıyor ve örgüt mensupları için “suça karışanlar” ve “suça karışmayanlar” şeklinde iki ayrı hukuki düzenlemenin önerildiği ifade ediliyor. Suça karışmayanlar için bir yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi, Türk Ceza Kanunu’nda “kendini fesheden terör örgütü” tanımının yapılması, örgütün kendini feshetmesi nedeniyle hüküm giyenlerin cezairin düşmesi ve suça karışmayan örgüt mensupları için “eve dönüş” düzenlemeleri öngörülüyor.
SUÇA KARIŞANLAR İÇİN ADLİ TAKİP VE İNDİRİM
Raporda, suça karışmış ancak cezaevinde bulunmayan örgüt mensupları için Türk Ceza Kanunu çerçevesinde indirimli ceza uygulanabilmesi için imkan tanınması öneriliyor. Bu kişiler için 5 yıl süreyle adli takip şartı getirilmesi öngörülüyor. AKP'li kaynaklar, örgütün fesih kararının devlet tarafından onaylanmasının esas alınacağını ve bu onay sonrası örgüt üyeliği statüsünün yeniden tanımlanacağını belirtiyor.
TCK 220 VURGUSU: “GÖNÜLLÜ AYRILMADAN FARKLI”
Raporda TCK'da yer alan “örgütten gönüllü ayrılma” düzenlemesinden farklı bir durumun söz konusu olduğu vurgulanıyor. Buna göre, artık mevcut bir örgüt varlığının bulunmadığı, dolayısıyla sürecin “gönüllü ayrılma” değil, örgütün feshi sonrası hukuki durumun tanımlanması olduğu ifade ediliyor.
UZMAN GÖRÜŞLERİ DEVREDE
Raporun hazırlanmasında ceza hukukçuları ve daha önce çözüm sürecinde görev almış uzmanların görüşlerine de başvurulduğu kaydediliyor.
KOMİSYON İKİ HAFTA SONRA SONA ERİYOR
Yasal düzenlemelerin, “terör örgütünün kendisini feshettiğinin devletin ilgili birimleri tarafından somut delillerle kanıtlanmasının ve gerekli kanun düzenlemelerinin yapılabileceği” ifadesinin ardından gerçekleştirilmesi öngörülüyor.
Komisyonun görev süresi iki hafta sonra sona erecek ve ardından komisyonda yer alan partilerin koordinatör grup başkanvekillerinin bir araya gelip ortak rapor yazımına başlayacağı belirtildi. Hazırlanacak ortak rapor, Genel Kurul'un bilgisine sunulacak ancak burada okunmayacak. Süreçte hazırlanan kanun tekliflerine ise isteyen milletvekilleri imza atabilecek. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na AKP, CHP ve Yeni Yol Grubu'nun henüz raporlarını sunmadığı öğrenildi.


