reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Ceza alan müteahhit: "Deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok"

Yayınlanma Tarihi : Google News
Ceza alan müteahhit: "Deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok"
reklam

6 Şubat depremlerinde, Hatay’ın Antakya ilçesindeki Gazi Mahallesi’nde yer alan Cemil Çapar Apartmanı yıkıldı. Enkaz altında kalan 51 kişi hayatını kaybetti ve yıkım sonrası çıkan yangın bazı naaşların ulaşılmasını engelledi.

Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, yıkılan apartmanın müteahhitleri Mehmet Özkan ve Yusuf Özkan ile şantiye şefi ve statik proje müellifi Mehmet Güçlü, yapı denetim firması yetkilileri Habib Turhaner ve Bülent Kimyon, statik proje ve uygulama denetçisi Mehmet Tokdemir ve kontrol elemanı Levent Numanoğlu hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçlamasıyla 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.

Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşen dokuzuncu duruşmada tutuklu müteahhit Mehmet Özkan ve Mehmet Güçlü, SEGBİS aracılığıyla katılırken, depremde yakınlarını kaybeden aileler ile avukatları mahkeme salonunda yer aldı.

“Hem mezar hem adalet arıyorum”

Depremde yakınlarını yitiren Mustafa Fansa, “Bir bölgede zemin problemleri varsa tek bina yıkılmaz” diyerek yalnızca Cemil Çapar Apartmanı’nın yıkılması üzerinde durdu ve sorumluların yargılanmasını talep etti.

Diğer bir müşteki ise 21 kişiyi kurtardığını ve bu kişilerin binanın 7-8 saniyede yıkıldığını aktardı. Anne ve babasını kaybeden Yiğit Göktuğ, hem mezar hem de adalet arayışında olduğunu belirterek, ihmali olan herkesin yargılanmasını istedi.

Adana’daki “olası kast” kararını örnek gösterdi

Müşteki avukatı, çevredeki tüm binaların ayakta olduğunu belirterek sadece tek bir binanın yıkılmasının olası kast olduğuna işaret ettiğini savundu. Bilirkişi raporlarının kusurları gözler önüne serdiğini belirten avukat, binanın depremden değil, ihmalden yıkıldığını vurguladı.

Adana’daki Alpargün Apartmanı davasını emsal gösteren başka bir müşteki avukatı, “50’den fazla insan vefat etti. Bu binada taksir değil, kasıt vardır” dedi.

Müşteki avukatı Seher Eriş, davada önemli çelişkilerin bulunduğunu ifade ederek, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin raporunda C8 kalitesinde beton kullanıldığına dair bilgi verirken, sanıkların itirazı üzerine alınan ek raporda bu kalitenin C20 olarak değiştiğini belirtti. Eriş ayrıca, 51 kişinin yaşamını yitirdiği dosyada üç sanığın duruşmalara hiç katılmamasının, soru sorma haklarını kısıtladığını söyledi.

Müteahhit: “TOKİ projelerine devam ediyorum”

Tutuklu müteahhit Mehmet Özkan, iddiaların “senaryo” olduğunu öne sürüp, binanın yıkılma sebebinin doğalgaz patlaması ve yangın olduğunu belirtti. “Bina projeye uygun inşa edildi” diyen Özkan, kabul etmediği beton örneklerinin alınmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti ve “Hatay yerle bir oldu, deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok” şeklinde konuştu. Özkan, “yüz bina yaptım, yan binalar da benimdi, onlar yıkılmadı” iddiasında bulundu ve TOKİ projelerine devam ettiğini belirtti.

Sanık Mehmet Güçlü, 26 yıllık inşaat mühendisi olduğunu, şantiye şefi değil statik projeyi yaptığını, ancak dosyada adının şantiye şefi olarak geçtiği için tutuklu olduğunu açıkladı.

6 sanığa 17 yıl 6 ay hapis cezası, bir sanık beraat etti

Mahkeme heyeti, müteahhitler Mehmet Özkan ve Yusuf Özkan ile şantiye şefi ve statik proje müellifi Mehmet Güçlü, yapı denetim firması yetkilileri Habib Turhaner ve Bülent Kimyon ile kontrol elemanı Levent Numanoğlu’na “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Tutuklu sanıkların tutukluluk halleri devam ederken, statik proje ve uygulama denetçisi Mehmet Tokdemir beraat etti.

“Bu yargılama sürecinde çok fazla eksiklik, hukuka aykırılık vardı”

Duruşma sonrasında süreci değerlendiren müşteki avukatı Seher Eriş, Cemil Çapar Apartmanı’nın 6 Şubat 2023 depreminin tanık ve enkazdan çıkanların açıklamalarına göre 8 saniyede yıkıldığını ifade etti. Yangın nedeniyle ailelerin yakınlarının naaşlarına ulaşamadığını belirten Eriş, davadaki hukuka aykırılıkları vurgulayarak, dosyaya son anda giren bir belgenin dahi sorgulanmadan karar verildiğini dile getirdi.

Cemil Çapar Apartmanı davasında alınan bilirkişi raporlarında ciddi çelişkiler bulunduğunu belirten avukat Eriş, beton kalitesinin bir raporda C8, sonraki raporda ise C20 olarak değerlendirilmesinin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmadan karar verildiğini gösterdiğini kaydetti. Eriş, müteahhitin savunmalarında “depremin Allah tarafından geldiğini ve kendisinin bir şey yapamayacağını” söylediğini, ölen insanlardan “zayiat” olarak bahsettiğini belirtti. Duruşma heyetine defaatle bildirdikleri yanlarında başka dosya bulunduğunu ve bu müteahhitin başka yapıları da yıktığını vurgulandı.

“Cemil Çapar Apartmanı’nda şantiye şefinin olmadığını yeni öğrendik”

Davada şantiye şefi olarak yargılanan kişinin aslında statik projeci ve mühendis olduğuna dikkat çeken Eriş, 2008 yönetmeliği gereği her yapı için şantiye şefinin gerektiğini ve yeni elde ettikleri belgede Cemil Çapar Apartmanı’nın şantiye şefinin olmadığı kaydının yer aldığını ifade etti. Bazı sanıklar hakkında “bilinçli taksir”den indirimli 17 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini, bir kişinin de beraat ettiğini belirtti.

“Cezasızlık kültürü yaratılmak isteniyor”

Eriş, Adalet Peşinde Aileleri Platformu olarak Meclis’te görüşülmekte olan 11. Yargı Paketi’nin 27. maddesiyle ilgili bir kampanya yürüttüklerini belirtti ve ekledi:

“Bu yargı paketinin 27’nci maddesi, 2023’ün temmuz ayından önceki süreci kapsayacak şekilde bir cezasızlık kültürü oluşturulmak isteniyor. Eğer bu madde yasalaşırsa, deprem davalarındaki şahıslar hukuka uygun bir şekilde cezalandırılmadan toplum içine karışıp, yeniden inşaat yapacaklar.”

Mehmet Özkan’ın “Ben devlete iş yapmaya devam ediyorum, TOKİ ihalesi alıyorum” açıklamasını aktaran Eriş, kamu güvenliğini tartışmamız gerektiğini ifade etti. Eriş, “Bu müteahhidin ve kardeşlerinin TOKİ ihaleleri alıp almadığı ciddi bir denetim sorununa işaret ediyor” dedi.

“27. madde yasalaşırsa, yukarıda bahsettiğimiz gibi 17 yıl 6 ay gibi görünen bu ceza, indirimler ve denetim süreçleriyle birlikte oldukça kısa bir süre cezaevinde kalmalarına neden olacaktır. Bu durum, gerçekte bir cezasızlıktır” diyen Eriş, “Ölen insanlara duruşma salonlarında ‘zayiat’ deniyor. Bu kişiler serbest bırakıldığında yeniden binalar inşa edebilirler. Kamu güvenliği sağlanamaz” ifadelerini kullandı.

reklam

YORUM YAP