

İstanbul'un Pendik ilçesinde Kaynarca Mahallesi Erol Kaya Caddesi üzerinde 18 Mayıs 2025 tarihinde bir aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren 14 yaşındaki Işıl Öykü Dinç'in davasının ikinci duruşması, İstanbul Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirildi.
Duruşmaya Kadıköy Salıpazarı'nda bıçaklanarak hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi'nin annesi Yasemin Akıncılar Minguzzi, CHP Parti Meclisi Üyesi Baran Seyhan, Tüketici Hakları Derneği Başkanı Aydın Ağaoğlu ve Anahtar Partili temsilciler de katıldı. 'Taksirle ölüme neden olmak' suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası istemiyle yargılanan tutuksuz sanık Ömer Faruk Ballı (26) duruşmada yer aldı.
Kaza sırasında olay yerinde bulunup kaza sesini duyarak oraya giden üç tanık dinlendi. Tanıklar, sanığın kaza sırasında 50 km hızla seyrettiğini belirtmesine rağmen aracının “çok hızlı” olduğunu ifade etti. Dinç ailesi, ölümlü kazaya karışmış olmasına rağmen tutuksuz yargılanan sanık Ömer Faruk Ballı'nın tutukluluğunu talep etti.
'BİZ DE, POLİSLER DE 'DOKTOR, HEMŞİRE VAR MI' DİYE BAĞIRDIK'
Ömer Faruk Ballı'nın yoğun bakım hemşiresi olan eşi Ayten Ballı, önceki duruşmada kazadan sonra olay yerine gittiğini ve polis aracına binmeden önce yerde yatan Işıl Öykü Dinç’in yanında bulunduğunu belirtmişti.
Tanıklar, Ballı’yı olay yerinde görmediklerini, doktor ya da hemşire aradıklarını ancak bulamadıklarını aktararak böyle bir durumun yaşandığına dikkat çektiler.
Bir başka tanık ise, “Çocuk 5 dakika yerde yattı, kimse gelmedi. Daha sonra polis geldi, nabzını kontrol etti ve vefat ettiğini söyledi. Bu sırada biz de, polisler de, 'doktor, hemşire var mı?' diye bağırıyorduk. Sonrasında bir veteriner yardım etti, o da nabzını kontrol etti ve vefat ettiğini belirtti” şeklinde ifadede bulundu.
Bir tanık, olay yerinde sanığın aracı ile ilgili konuşmalar geçtiğini savundu. Ballı ise aynı durumdan, aracından indikten sonra polis aracına bindirildiği ve daha sonra başka bir polis aracına alındığını aktardı.
SANIK: 50 KM İLE GİDİYORDUM
TANIK: 120 KM CİVARINDAYDI
Sanık Ömer Faruk Ballı, kaza sırasında aracın 50 km hızla seyretttiğini ifade etti.
Dinlenilen tanıklar, çarpma sesinin çok yüksek olduğunu dile getirdi. Bir tanık, duyduğu sesin bir aracın insana çarpma sesi değil, araç ve motosiklet çarpışma sesi gibi olduğunu söyleyerek, başka bir tanık ise aracın hızını 120 km civarında olduğunu düşündüğünü belirtti.
Kazada hayatını kaybeden çocuğun babası Yunus Dinç, sanığın ve abisinin olay sonrası bir gazeteye verdikleri röportaja dikkat çekti.
Röportajda yer alan ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, sanığın ilk duruşmadaki beyanlarıyla çeliştiğini söyleyen Dinç, bu röportajın kamuoyunda olaya dair algı oluşturmak için kullanıldığını iddia etti.
Ayrıca röportajda yer alan isimlerdeki uyumsuzluklara, sanığın soyadının “B” yerine “D” harfi ile rumuzlandırılmasına dair sorular sordu. Sanık ise bu konulardaki soruları yanıtsız bıraktı.
'SORULMADIĞI HALDE 'HİÇBİR SİYASİ PARTİYE BAĞIM YOK' DEDİ'
Baba Yunus Dinç, sanığın ilk duruşmadaki ifadelerine atıfta bulunarak, “Kendisine sorulmadığı halde 'Benim hiçbir siyasi partiyle bağlantım yoktur' dedi. Bu ifadeyi neden bizimle paylaştı?” şeklinde sordu. Ballı bu sorulara cevap vermeyi tercih etmedi.
'GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA YALAN SÖYLÜYORLAR'
Mahkeme, bir sonraki duruşmada olaya müdahale eden polislerin tanık olarak dinlenmesine ve sanığın tutuksuzluk halinin devamına karar verdi.
Duruşma 17 Nisan'a ertelendi. Duruşma çıkışında baba Yunus Dinç'in “Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar” şeklindeki isyanı dikkat çekti. Adliye koridorunda “Kaza değil cinayet, Işıl için adalet” sloganları atıldı.


