

CHP, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu için hazırladığı 53 sayfalık raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na teslim etti.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclis Başkanı ile görüşmesi nedeniyle raporu Genel Sekreter Hüseyin Kürşat Kırbıyık'a sundu. Emir, ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Emir, rapor hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Daha önce komisyon çalışmalarının başlangıcında Türkiye'nin tüm sorunlarına değinen, demokrasi, hukuk devleti ve toplumsal barış konularında atılması gereken acil adımları içeren 29 maddelik bir rapor sunmuştuk. 20 gün önce düzenlenen toplantıda ise özet bir rapor paylaşmıştık. Şimdi daha kapsamlı bir rapor sunuyoruz; bu rapor, Türkiye'de yasal zemin ve yasaların uygulanması açısından acilen atılması gereken adımları, toplumsal yaraları ve TBMM'nin çözmesi gereken sorunları içermektedir.”
Başlıklar halinde, Türkiye'de hukuk devletinin nasıl zayıfladığını ve yeniden inşa edilmesi için neler yapılması gerektiğini özetleyen bir rapor hazırladık. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uyulmamasının Türkiye'deki demokrasi üzerindeki etkilerini de ele alıyoruz.
Son günlerde konuşulmayan konular arasında, hem ekonomi hem eğitim alanlarında demokratikleşme ihtiyacı var. Kısa ve somut örneklerle dolu bu raporu sunduk.
Raporda yer alan birçok hususun hiçbir siyasi parti veya vatandaş tarafından itiraz edilemeyeceğine inanıyoruz.
Vurguladığımız noktalar, bazıları acil olarak yapılması gereken, bazıları ise yönetimin iradesi ile anında düzeltilebilecek konular. Ancak bazı sorunlar, kısa vadede TBMM tarafından çözülmelidir.
Rapor doğrultusunda, Türkiye'de Meclis düzeyinde, yasal zemin açısından ve idari işlemlerle adımlar atıldığında daha demokratik, adil ve toplumsal barışı sağlayan bir ülke inşa etmemiz mümkün olacak.
'TERÖR TANIMININ NETLEŞMESİ ÖNEMLİ'
Terörle Mücadele Yasası'nın acilen revize edilmesi ve terör tanımının netleşmesi son derece önemlidir. Ayrıca, kayyum uygulamalarına son verilmesi, seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiği ve İçişleri Bakanlığı'nın başkanları görevden alma yetkisinin olmaması da kritik öneme sahiptir.
Somut öneriler sunmaya devam ediyoruz. Özellikle, seçilmiş kişilerin duruşmalarının TRT'den yayınlanması ve bu duruşmaların tüm vatandaşların erişimine açılması gerekiyor.
AİHM ve AYM kararlarını uygulamayan hakim ve heyetler mevcut. Son örneğini Tayfun Kahraman'da gördük. Bu mahkemeler için tazminat hukuku geliştirilmesi de önemlidir; mevcut düzenlemeler işlevsel değil.
Seçimlerin denetimi Yüksek Seçim Kurulu’na aittir ve bu yetki anayasadan kaynaklanır. Ancak seçim yasasında yer almayan bir hükmün dernekler yasasına ve Medeni Kanun'a dahil edilmesi hukukun ihlali anlamına gelmektedir.
Türkiye'de, adli yargının kişilere yönelik olacağı, seçimlerin ve kongrelerin denetiminin yalnızca YSK tarafından yapılması gerektiğini açıkça belirtmek gerekir.
'SADECE İNFAZ YASASI İLE ÇÖZÜM YETMEZ'
CHP olarak, Türkiye'de terörün kalıcı olarak sona ermesi için net bir duruş sergiledik. Meclis’te bu konuların meşru aktörlerle tartışılması gerektiğini savunuyoruz. Ancak, sadece infaz yasasında yapılacak değişikliklerle bu sorunların çözülemeyeceğini düşünüyoruz. Bütüncül, daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsemeliyiz.
Adaletin, hukuk devletinin ve toplumsal barışın sağlanması adına atılacak cesur adımlara ihtiyaç var. Diğer partilerden de bu tutumu bekliyoruz.”
'UMUT HAKKIYLA İLGİLİ BİR ATIF YOK'
Emir, gazetecilerin “umut hakkı” konusundaki sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Raporumuzda umut hakkına yönelik bir atıf yer almıyor ve terörle ilişkilendirilmemiş terör örgütü üyelerinin Türkiye’ye dönüşü hakkında bir öneri sunmuyoruz. Umut hakkını bilinçli olarak dahil etmedik. Ancak, silahını bırakmış, suça karışmamış olan kişilerle ilgili toplumsal barışa hizmet edecek adımları destekleyeceğiz. Bunun öncelikle Adalet Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini düşünüyoruz.”


