Irak’ta gelecek hafta gerçekleştirilecek olan seçimler, siyasi elitlerin iktidarını sarsmayı hedefleyen genç adayların yükselişi ile öne çıkıyor.
Irak Yüksek Seçim Komisyonu'nun verilerine göre, adayların yüzde 40’ı 40 yaşının altında, yüzde 15’i ise 35 yaşının altında. Bu oran, 2021 seçimlerine kıyasla dikkate değer bir artış gösteriyor.
Komisyon yetkilileri, bu durumu “Irak gençliğinin geleceği şekillendirme arzusunun arttığı” bir dönüm noktası olarak yorumluyor.
Yeni nesil adayların çoğu, 20’li yaşlarının sonlarından veya 30’lu yaşlarının başından geliyor. Bu durum, ortalama yaşı 55 olan mevcut parlamentoya göre büyük bir zıtlık yaratıyor. Adaylar, Şii çoğunluktan ve Sünni azınlıktan gelmekte.
DEĞİŞİM TALEBİ
Genç adayların ortaya çıkışı, reform beklentilerini yükseltse de, kamuoyunun bir kesimi hâlâ temkinli davranmakta.
Bağdat’ta yaşayan 28 yaşındaki müzisyen Ali Abd al-Hüseyin, siyasetçilere olan güvensizliğini şu sözlerle dile getiriyor: “Daha önce seçtiğimiz kişiler değişim vaadiyle geldiler. Seçildikten sonra hepsi lüks arabalara bindi, pahalı takım elbiseler giydi. Bizim için değil, kendileri için değişim yaptılar. Artık oy vermeyeceğim.”
Birçok genç, yeni bir parti kurmak yerine mevcut siyasi yapılarla bağlantıya geçip içeriden bir değişim yaratmayı amaçlıyor. Ancak bu, kolay bir mücadele değil.
Bağdatlı anayasa uzmanı Kadhum el-Bahadli, “Partilere bağlı çıkar grupları, iş ve güvenlik pozisyonlarını dağıtarak sadakati sağlıyor. Bu döngüyü kırmak, yalnızca siyasi bir irade değil, ekonomik ve güvenlik yapısının da köklü bir şekilde yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir” açıklamasında bulundu.
2003 yılında Saddam Hüseyin’in devrilmesinden bu yana, mezhep savaşları ve yolsuzluk reform taleplerini engelledi.
Genç adaylar şimdi bu düzeni değiştirmeyi hedefliyor. Bazıları, seçim yasasının yeniden yazılmasını, bağımsız bir seçim komisyonunun kurulmasını ve silahlı grupların siyasete etkisinin azaltılmasını talep ediyor.
Seçimlerde genç adayların başarısı, yalnızca Irak siyaseti için değil, 20 yılı aşkın bir süredir devam eden mezhepsel bölünmenin geleceği açısından da kritik bir öneme sahip olacak.
