

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile Mimarlar Odası İzmir Şubesi, 'Kent Jeolojisi: İzmir Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri Kolokyumu' etkinliğini düzenledi.
Etkinlik, İzmir'in kent meselelerine dikkat çekmek ve sürdürülebilir, güvenli ve sağlıklı kentler için çözüm önerilerini ele almak amacıyla gerçekleştirildi. Sürdürülebilir su yönetimi, jeoteknik problemlerin çözümü, afet plana dâhil edilmesi, tıbbi jeoloji uygulamaları ve katı atık yönetimi konuları masaya yatırıldı.
Kolokyumda konuşan İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, İzmir'in su kaynaklarının Gördes, Tahtalı ve Balçova barajları tarafından desteklendiğini belirtti. “İzmir'in su ihtiyacının yüzde 40'ı yüzey sularından, yüzde 60'ı ise yer altı sularından karşılanıyor. Bu oran değişiklik gösterebiliyor. İstanbul'da barajlardaki su alma oranı yüzde 99, Ankara'da ise bu oran yüzde 98 iken, İzmir büyük ölçüde kuyulardan su sağlamak zorunda kalan tek büyük şehir” dedi.

'BU NOKTAYA GELECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORDUK, ÖNLEMLER ALDIK'
Erdoğan, Gördes Barajı'nın Temmuz ayı başında su seviyesinin sıfıra indiğini ifade etti. “Balçova Barajı da geçtiğimiz hafta suyu tükendi. Şu anda Tahtalı Barajı'nda yalnızca yüzde 2 su bulunmakta ve merkez kenti besleyen bu üç barajdan sadece Tahtalı'da yaklaşık 6,5 milyon metreküplük bir su mevcut. Günlük olarak kent merkezine 650 bin metreküp su veriyoruz. 'On günlük su kaldı' gibi hesapların gerçeği yansıtmadığını belirtmek isterim. Geçen yıldan itibaren bu durumu öngörerek tedbirler alındı. Ağustos itibarıyla ilk su kurulumuzu yaptık. Her ay düzenli toplantılarla bu noktaya gelebileceğimizi çoktan tahmin ettik. İzmir'e ait tek kamuya ait olmayan Güzelhisar Barajı'ndaki kullanılmayan bir hat 20 yıl sonra yenilendi ve kent merkezine saniyede 600 litre su sağlanmaya başlandı” diye ekledi.

'YÜZDE 12 SU TASARRUFU'
İzmir'in su kaynaklarını sağlayan Göksu ve Sarıkız kuyularının Tahtalı Barajı ile eşit derecede önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, burada yapılan yenileme işlemleriyle tasarruf sağlandığını aktardı. “Halkapınar kaynakları da kent için büyük bir diğer yer altı su kaynağı. Burada 3 yeni kuyu açıldı ve bazı kuyulardaki sorunlar giderildi. Ayrıca bin litre kapasiteli terfi merkezimizin kapasitesini 1500 litreye çıkardık” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Nisan ayında yapılacak yeni düzenlemelerle kademesiz abonelere kademeli su tarifesi getirildiğini belirtti. Bu uygulama sayesinde park ve bahçelerde gerçekleştirilen kısıtlamalarla birlikte yaklaşık yüzde 12 tasarruf sağlandığını kaydetti.
Alınan tedbirlerle kent için ek olarak 25 milyon metreküp su sağlandığını belirten Erdoğan, “Tahtalı Barajı'nda mevcut su miktarı 6,5 milyon metreküpe düştü. Önlemlerin devreye girmesiyle kazanılan toplam su miktarı ise yaklaşık 25 milyon metreküp. Gündüzleri su kesintisi yaşamıyorsak, bu uygulamanın önemli bir katkısı var. Gece su kesinti uygulamaları, kayıp kaçağı önleyerek tasarruf sağlıyor. Barajları dengeleyerek, gündüzleri de bu suyu kullanmamızı sağlıyor; bu da Tahtalı Barajı'nın varlığını sürdürmesine yardımcı oluyor. Kasım ayına kadar suyu korumayı hedefliyoruz” diye ekledi.

'GECE KESİNTİLERE DEVAM EDECEĞİZ'
Erdoğan, Tahtalı Barajı'ndaki su seviyesinin 30 Kasım’da sona ereceğini tahmin ettiklerini belirterek, “Bu nedenle ek tedbirler alıyoruz. Geçmişte gelen yağışların yetersiz kalması nedeniyle toprak kuru olduğu için su akışına geçmiyor. Verilerimize göre, 30 Kasım'a kadar Tahtalı Barajı'nda su kalmayacak. Ancak bu durumu önlemek adına ek önlemler aldık. Gördes Barajı'nın ölü hacminden su alımına yönelik çalışmalar yürütüyoruz; bu su, Tahtalı Barajı'na 2-3 ay daha ek süre kazandıracak. Gündüz kesintisi yapmayı planlamıyoruz ama gece kesintilerine devam edeceğiz. Gördes Barajı'nın ölü hacminden su alımları haftaya başlayacak. Tahtalı Barajı'ndan su alımı zor olsa da buna yönelik hazırlıklar tamamlandı” dedi.

'DOĞANIN KURALLARINA UYMAK ZORUNDAYIZ'
İzmir ve Türkiye'nin ciddi doğal afet riskleriyle karşı karşıya olduğunu dile getiren Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Koray Çetin Önalan, “Türkiye'de büyük bir yerleşim sorunu var ve bunu aşmakta zorlanıyoruz. Geçen hafta Hatay'daydım, sulak alanlarda yapılan 2 katlı binaların zarar görmediği ama suya doygun zeminlerdeki yüksek binaların büyük zarar gördüğü gözlemlendi. Buradan ders çıkarmak gerekirken, Antakya yine yüksek binalarla inşa ediliyor. Doğanın kurallarına uymalıyız; geçmişte yaşanan her durum, bu kurallara uymadığımız için oluştu. Depremler, seller, yangınlar ve su problemi gibi olaylar, Türkiye'nin suyun yönetiminde yetersiz kalmasından kaynaklanıyor” açıklamasında bulundu.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Uğur Yıldırım, “Dünyada ve Türkiye'de ideolojilerin doğal kaynakların sömürülmesi üzerine kurulu olması, çoklu krizlerin ortaya çıkmasındaki en büyük etken” diye belirtti.


