

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), kuruluşunun 10. yılında İstanbul'un hava kirliliği hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Uzmanlar, Partikül Madde (PM) kirliliği açısından İstanbul'un soluduğu havanın, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenen güvenli değerlerin 2.5 katı kadar kirli olduğunu açıkladı.
THHP Koordinatörü ve Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel, ulusal mevzuata göre İstanbul'daki kirlilik seviyesinin sınır değerlerin altında göründüğünü, ancak bu farkın giderilmesi gerektiğini vurguladı.
KİRLİLİĞİN KAYNAĞI: TRAFİK, SANAYİ VE MADEN OCAKLARI
Çevre Mühendisi Dr. Ozan Devrim Yay, İstanbul genelinde hava kalitesinin ne iyileştiğini ne de kötüleştiğini ancak bölgesel farklılıkların çok belirgin olduğunu ifade etti. Kirliliğin başlıca kaynakları ve en kirli bölgeler şu şekilde sıralandı:
Trafik Yoğunluğu: D-100 karayolları çevresindeki alanlar, Göztepe, Aksaray ve Kağıthane gibi trafiğin yoğun olduğu bölgelerde hava kirliliği yüksek seviyelerde.
Sanayi ve Maden İşletmeleri: Sultangazi, Cebeci taş ocakları ve maden işletmeleri nedeniyle sürekli olarak hava kirliliğine maruz kalıyor. Sultangazi'deki istasyonların büyük bir kısmı en kirli 10 istasyon arasında yer aldı.
Nüfus Yoğunluğu: Bağcılar ve Esenyurt gibi nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu ilçelerde de partikül madde kirliliği belirgin bir şekilde görülüyor.
Dr. Yay, mevzuat açısından sınır değerde olan İstanbul'un havasının, DSÖ standartlarına göre ciddi sağlık tehditleri oluşturduğunu yineledi.
Uzmanlar ayrıca bu yaz yaşanan orman yangınlarının, partikül madde kirliliğini artırarak hava kalitesini olumsuz yönde etkilediğini belirtti.
THHP, halk sağlığının korunması için Türkiye'deki hava kirliliği limit değerlerinin acilen DSÖ standartlarına çekilmesi gerektiğini talep etti.


