

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios'un Kıbrıs meselesindeki alternatif çözüm önerilerini “ulusal ötenazi” olarak nitelendirmesine karşı çıktığını dile getirdi.
Türk Ajansı Kıbrıs'ın (TAK) haberine göre, Başbakan Üstel, Başpiskopos Yeorgios'un Noel dolayısıyla yaptığı ve Kıbrıs meselesine ilişkin siyasi içerikli açıklamalarına sert bir yanıt verdi.
Yeorgios'un ifadelerinin, “adadaki tarihsel gerçeklerle ve çözüm iradesiyle bağdaşmadığını” belirten Üstel, “Dini bir makamdan beklenen, barış, hoşgörü ve uzlaşı çağrısı yapmasıdır. Ancak Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğini yok sayan, tek yanlı ve düşmanca bir dili tercih etmesi kabul edilemez” şeklinde konuştu.
Üstel, “Başpiskopos'un iki bölgeli, iki toplumlu federasyon dahil farklı çözüm modellerini 'ulusal ötenazi' gibi son derece provokatif ifadelerle mahkum etmesi, Rum tarafının yıllardır sürdürdüğü uzlaşmaz ve maksimalist zihniyetin açık bir itirafıdır” diyerek bu durumu eleştirdi.
Bu tutumun, Kıbrıs'ta “çözümsüzlüğün asıl kaynağının kimler olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini” ifade eden Üstel, ayrıca Kıbrıs Türk halkının eşit siyasi ortaklığını ve egemenliğini kabullenemediğini belirterek, bunun “Kıbrıs'ta yaşanan gerçek ulusal dram” olduğunu vurguladı.
Ağır Bedeller Ödeyerek Geldik
Üstel, Kıbrıs Türk halkının 1963'ten bu yana ağır bedeller ödeyerek bugüne geldiğini söyleyerek, “Hiç kimsenin, Kıbrıs Türk halkını yok sayan, güvenliğini ve geleceğini riske atan dayatmaları kabul etmesini beklememesi gerekir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin adadaki askeri varlığının “uluslararası anlaşmalara ve özellikle Garanti Antlaşması'ndan doğan meşru haklara” dayandığını kaydeden Üstel, 1974 yılından bu yana Kıbrıs'ta barış, huzur ve güven ortamının tesis edildiğini belirtti.
Üstel, Rum tarafının son yıllarda ittifaklar kurarak, askeri anlaşmalar yaparak ve silahlanmayı artırarak bir sonuca ulaşabileceğini düşünmesinin gerçekçi olmadığını ifade etti. Silahlanma ve tehdit dilinin, Kıbrıs'ta çözüm üretmek yerine gerginliği derinleştireceğini ve halklar arasındaki güveni zedeleyeceğini vurguladı.
Karşılıklı Saygı Mesajı
Kıbrıs'ın ihtiyacının “yeni cepheler ve askeri hesaplar” değil, karşılıklı saygıya dayalı kalıcı bir uzlaşı olduğu konusunda dikkat çeken Üstel, “Sayın Başpiskopos’un Kıbrıslı Türk liderlerin iradesini yok sayarak, onları dış güçlerin gölgesinde göstermeye çalışması, açık bir saygısızlıktır. Kıbrıs Türk halkı kendi liderlerini kendisi seçer ve kendi geleceğine kendisi karar verir. Bu iradeyi küçümseyen her yaklaşım, barışa değil, gerilime hizmet eder” ifadelerini kullandı.
Üstel, Kıbrıs Türk tarafının yapıcı ve gerçekçi bir çözümden yana olmaya devam edeceğini vurgularken, “Ancak bu çözüm, iki halkın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayanmak zorundadır” dedi.
Dini makamların asli görevlerinin ulvi ve manevi değerlere odaklanmak olduğunu ifade eden Üstel, “siyaseti körükleyen ve halklar arasında düşmanlığı derinleştiren açıklamalar yapmasının” Kıbrıs'ta barışa katkı sağlamayacağını belirtti. “Kıbrıs'ta çözüm, tehditkar söylemlerle, tek yanlı dayatmalarla değil, karşılıklı saygı, gerçekçilik ve iki halkın iradesini esas alan bir anlayışla mümkündür” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.


