

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı dinleme gerekliliğini daha önce savundu. Uçum, çözüm sürecinin yeni bir aşamaya geçtiğini belirterek bu aşamada öne çıkan beklentileri sıraladı.
Uçum, Anadolu Ajansı için kaleme aldığı “Terörsüz Türkiye'ye geçiş süreci ve Cumhuriyet tarihinden bir örnek: 1239 sayılı Kanun” başlıklı makalede, atılması gereken yeni adımları ve 1239 sayılı Kanun'un bu süreçte nasıl bir emsal oluşturduğunu açıkladı.
Uçum, “Bugünkü şartlar ve dinamikler birçok farklı özelliğe sahip, tarihsel bir tecrübenin birebir bugüne örnek olması beklenemez. Ancak Cumhuriyet tarihimizdeki bu önemli deneyimin, özellikle şu andaki geçiş sürecinde ihtiyaç duyduğumuz hukuk politikasını ortaya koyarken esin kaynağı olabileceği akılda tutulmalıdır” ifadelerini kullandı.
Uçum, makalesinde şu görüşlere yer verdi:
Göründüğü kadarıyla Terörsüz Türkiye’ye geçiş süreci, temel esaslara sadık kalarak ilerlemekte. Yeni adımların atılmasının beklendiği bir aşamaya girmiş bulunuyoruz.
Geçiş sürecinin tamamlanması adına öngörülen adımlar şu şekilde sıralanabilir:
- Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonunun İmralı’yı dinlemesi gerekmektedir.
- Diyarbakır annelerinin çocuklarına kavuşabilmeleri için gerekli adımlar atılmalıdır.
- Silah bırakma yöntemlerinin geliştirilerek ilerletilmesi sağlanmalıdır.
- Münfesih terör örgütüne ilişkin pratik teyitler ve idari tespitler gerçekleştirilmelidir.
- Komisyon, geçiş sürecine dair bir hukuk raporu hazırlamalıdır.
- Komisyon, demokrasiyi geliştirme perspektifini belirleyecek kendi raporlama şekli ile çalışmalarını yürütmelidir.
- Suriye’de ülkenin birliği hedefine yönelik sağlamlaştırıcı adımlar atılmalıdır.
Uçum, geçiş sürecine olumlu katkı sağlayacak çeşitli hukuki ve siyasi gelişmelerin de mümkün olabileceğini belirtti. Bu süreçte, fikri ve fiili sabotajlara karşı dikkatli olunmasının önemini vurguladı.
Terörsüz Türkiye’ye geçiş sürecinde bir yılı aşkın bir zaman diliminde elde edilen ilerlemelerin bazı kesimlerce göz ardı edildiğine dikkat çeken Uçum, bu tür olumsuz yaklaşımlara prim verilmemesi gerektiğini ifade etti.
Süreçle ilgili yaşanan gecikmelerin, geçiş sürecinin başarısız olduğu anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Uçum, bu durumu istismar eden çevrelerin deşifre edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yeni aşama, umutların artması ve iyimserliğin güçlenmesine zemin hazırlayacaktır. Bunu unutmamalıyız.
“AF DEĞİL ÖZEL DÜZENLEME”
Cumhuriyet tarihimizde gerçekleştirilen geçiş süreçlerine dair önemli bir kanun örneği bulunmaktadır.
1925 yılında devlete karşı işlenen suçlardan sonra TBMM’de “1239 sayılı Şark Mıntıkasında Muayyen Vilayet ve Kazalarda Ceraim Takibatı ile Cezalarının Tecili Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Bu düzenleme 14 Mayıs 1928 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Söz konusu kanun, dönemsel hukuki gereksinimlere yönelik ilk uygulamalardan biri olarak öne çıkar. Adalet Komisyonu toplantı tutanaklarında, ilk olarak bir af değil özel bir düzenleme yapıldığı belirtilmiştir. Cumhuriyet'e saygılı olup memlekete faydalı olabilecek kişilerin bir süreliğine takipten muaf tutulmasının amaçlandığı ifade edilmiştir.
Kanunla, belirli tarihler arasında işlenen suçlar nedeniyle sanık veya mahkum olanların soruşturmalarının ve infazlarının ertelenmesine dair düzenlemeler yapılmıştır.
Erteleme kapsamındaki suçlara ilişkin zaman aşımı süresinin yarısı kadar süre içerisinde suç işlemeyenlerin önceki suçlarının da sayılmaması gerektiği öngörülmüştür. Aksi durumda Türk Ceza Kanunu’nun geçici hükümleri uygulanmıştır.
1928’de TBMM’nin çıkarılan bu özel ve geçici kanun, Cumhuriyet tarihimizde önemli bir hukuk politikası olarak belirtilmiştir. Bugünkü geçiş süreci için de benzer bir özel ve geçici kanun ihtiyacının olduğunun bilinciyle hareket edilmelidir.
TBMM’nin, Terörsüz Türkiye’ye geçiş sürecini destekleyen kanunu günümüze uygun bir şekilde düzenleyerek yasalaştırması gerekmektedir. TBMM’nin tarihsel birikimi ve mevcut kapasitesi, geçiş sürecinde gerekli olan tüm görevlere eksiksiz bir şekilde yanıt vermeye yeterlidir.


