

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın yanıtlaması talebiyle TBMM Başkanlığı'na önerge sundu.
Bulut, sağlığın, doğuştan gelen en temel insan haklarından biri olduğunu vurgularken, bunun sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda devletin tüm vatandaşlarına karşı bir anayasal yükümlülüğü olduğunu belirtti.
Anayasa'nın devlete, herkesin sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlama görevini açıkça tanıdığını hatırlatan Bulut, şu açıklamalarda bulundu:
“Bugün, bu en temel hak ciddi bir tehlike altındadır. 18 yaşını doldurup eğitimine devam etmeyen ya da sigortalı bir işte çalışmayan vatandaşlara uygulanan, zorunluluk esasına dayanan Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamındaki yaklaşık 10 milyon kişi, aylık 780 TL, yıllık ise 9,360 TL olarak belirlenen prim borçlarını ödeyemedikleri için yıl sonunda sağlık hizmetlerinden yararlanma haklarını kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.”
31 Aralık 2025 itibarıyla prim borcunu ödeyemeyen ya da borcu bulunan vatandaşlar, hem kendileri hem de bakmakla yükümlü oldukları kişiler için devletin sağladığı sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaklar.
Bu durum, işsiz kalan bireyler, eğitimini tamamlayıp iş bulamayan gençler, ekonomik krizin etkisiyle işyerlerini kapatan veya BAĞ-KUR primlerini ödeyemeyen esnaflar, üretim maliyetleri altında ezilen çiftçiler, ev içinde geçimlerini sağlamaya çalışan kadınlar ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri için doğrudan bir mağduriyet yaratacaktır.
'Anayasa İhlal Ediliyor'
Bu durum, yalnızca bireyler için değil, toplumun genel sağlığı açısından da ciddi bir risk anlamına geliyor. Sağlık hizmetine erişimin kısıtlanması, kronik hastalığı olan milyonlarca yurttaşın tedaviye ulaşamaması, çocukların aşı ve koruyucu sağlık hizmetlerinden mahrum kalması ve kadınların doğum öncesi ile sonrası sağlık hizmetlerine ulaşamaması gibi ağır sonuçlara yol açabilecektir.
Devletin görevi, sağlık hizmetlerini piyasalaştırmak değil, kamusal bir sorumluluk anlayışıyla her vatandaşın eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir hizmet alabilmesini sağlamaktır.
Ekonomik zorluklar sebebiyle prim borcunu ödeyemeyen bireylerin sağlık hakkının elinden alınması, sosyal devlet ilkesinin ve Anayasa’nın açık hükümlerinin ihlali anlamına gelmektedir. Sağlık hakkı, gelir durumuna veya prim borcuna bağlı olamaz ve pazarlık konusu yapılamaz.
Devletin asli görevi, herkesin her koşulda sağlık hizmetine erişimini sağlamaktır. Bu nedenle, bu uygulamadan derhal vazgeçilmesi ve prim borcu olan vatandaşların sağlık hizmetlerinden kesintisiz yararlanmalarını güvence altına alacak kalıcı bir düzenleme yapılmasının bir zorunluluk olduğuna dikkat çekiyoruz.
Milyonlarca yurttaşın sağlık hizmetlerinden mahrum kalması kabul edilemez. Devletin görevi, vatandaşının sağlığını korumak ve herkese eşit sağlık hizmeti sunmaktır.”
Bulut, Göktaş’a şu soruları yöneltti:
“Milyonlarca vatandaşın sağlık hizmetlerinden mahrum kalmasını önlemek amacıyla yeni bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir? 31 Aralık 2025 itibarıyla GSS prim borcu bulunan kaç vatandaş vardır? SGK'ya toplam borç ne kadardır? Kaç kişi sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaktır?
Daha önce hiç gelir testi yaptırmayan kaç GSS sigortalısı, 31.12.2025 tarihi itibarıyla gelir testine başvurmuştur? Kaç vatandaş yapılandırma sonrası GSS borcunu ödemiştir? Bu tutar ne kadardır? Gelir testine başvuran kaç kişinin hane içindeki gelirleri asgari ücretin brüt tutarının üçte birinden azdır?
Önergenin yanıtlandığı tarih itibarıyla kaç vatandaş, GSS borçları nedeniyle yasal takibe alınmıştır? GSS prim borcu olan yükseköğretim (üniversite) mezunu, ortaöğretim (lise) mezunu ve esnaf sayısı nedir? GSS borçlarının silinmesi noktasında bir çalışma yapılacak mıdır?”


