Van, tarım ve hayvancılık geçmişiyle bilinen bir şehir olmasına rağmen son yıllarda artan girdi maliyetleri ve ekonomik problemler üreticileri zor durumda bırakıyor.
Şap hastalığının yayılması sonucunda bazı hayvan pazarları kapandı ve hayvan hareketleri kısıtlandı. Bu durum, üreticilerin gelirlerini etkilerken süt ve et üretiminde de ciddi bir azalma yaşandı.
Süt ve et fiyatlarındaki artış, doğrudan tüketicilere yansırken, üreticiler de zararına satış yapma zorunluluğu ile karşı karşıya kaldıklarını belirtiyorlar.
'AŞILARIN HİÇBİR FAYDASINI GÖRMEDİK'
Ali Yürgüç isimli bir üretici, şu şekilde konuştu:
“Yöremizde tarımı sona erdirecek adımlar atıldı. Normal su kanallarımız varken baraj yaptırıp başkalarına peşkeş çektiler. Sulamadığımız arazilerin su parasını da ödüyoruz. Şu anda hayvanlarımızın sağlık sorunları ile mücadele ediyoruz.
Yem fiyatları çok yüksek, kendi ürettiğimiz hayvan yemini dahi alamıyoruz. Hayvancılık neredeyse yok oldu. Bunun bir çözümünü istiyoruz. Aşı uygulamaları yapıldı, ama aşının etkisi olmadı. Aşıların faydasını göremedik. Kendi çabalarımızla tedavi yapıyoruz, ama bu da etkisiz.
Bu duruma bir çözüm bulsunlar. Bu varyasyonla ilgili bir yardım bekliyoruz. İnsanlar çaresizlik içinde kalıyorlar. Hayvanlar telef olunca geriye kalacak bir şey kalmıyor.”
'GERÇEKTEN BİZDEN HABERLERİ VAR MI?'
Mehmet Malat ise şöyle dedi:
“Küçük bir aile işletmesi olarak süt sığırcılığına başladık. Bu kararı verirken pek çok zorluğa katlanmayı göze almıştık. Ancak 2018'den itibaren hayvancılıkta her geçen gün daha kötü bir tablo ile karşılaştık.
Her gün yaşanan olumsuz gelişmeler ve istikrarsızlık içinde bu sektörde bulunmak artık sıkıntılı bir hal aldı. Hayvancılık bize hiç fayda sağlamadı; aksine daha da büyük sıkıntılar yaşattı. İyi günler bizim için bir hayal gibi oldu.
Bu durumları yaşarken, sektörü yönetenlerin gerçekten bizimle ilgileri var mı? Tarım ve hayvancılık çok kötü bir durumda. Almanya’da 62 yıldır şap hastalığı görülmüyor, fakat biz hala bu sorunlarla boğuşuyoruz.
'BİZİ BİTİRMEK Mİ İSTİYORSUNUZ?'
6 ay önce buradaki mutasyona uğramış yeni hastalıkla karşılaştık. Devlet, aşılar gibi çözümler sundu, fakat bunlar etkisiz kaldı. Karantina uygulamaları başlamıştı ama bu önlemler yeterince veri olmadan kaldırıldı. Hastalık tam olarak bitmeden hayvan pazarları tekrar açıldı.
Hayvan pazarlarının açılması, hastalığın patlama noktasına ulaşmasına neden oldu. Özveriyle çalışan aile işletmeleri büyük zarara uğradı. Üretimden düştük ve içinde bulunduğumuz durum oldukça kötü.
Çoluk çocuğumuzla birlikte alternatif tedavi yöntemleri ile hayvanlarımızı tedavi etmeye çalışıyoruz ve yalnız kaldık. Sayın Bakan'a bir çağrıda bulunuyorum: Aile işletmelerini bitirme niyetiniz var mı? Bunu dolaylı olarak yapmayın. Bizi büyük sermaye sahiplerine teslim edin, bu iş bitsin.
Yoksa hayvan varlığını azaltıp ithalatı mı teşvik etmeyi düşünüyorsunuz? Bunu açıkça bize bildirin. Bu eziyeti bize yaşatmanıza gerek yok. Tarım ve hayvancılık planlaması yaparken gerçek çiftçilerden fikir alıyor musunuz? Çok merak ediyoruz.
'DAHA DUYARLI BİR BAKAN VE BAKANLIK ÇALIŞANLARI İSTİYORUZ'
Hangi ilde kaç çiftçiyle bir araya geldiniz, toplantı yaptınız? Bu soruların cevaplarını merak ediyoruz. Daha duyarlı bir bakan ve bakanlık çalışanları istiyoruz. Daha istikrarlı bir tarım ve hayvancılık politikası bekliyoruz.
Bu hastalıkla mücadelede gerçekten yalnız bırakıldık. Hastalıkla ilgili herhangi bir çalışma yapılmadı. Sadece üniversiteden yeni mezun olmuş veteriner hekimler, pratik bilgiye sahip olmadan aşı yapmaya çalışıyorlar ve bu aşılar dahi etkisiz kalıyor.
Bu aşılardan başka bir çözüm yok. Ne hayvan var ne süt var. Tek alternatifimiz artık ithal etmek. Bu büyük ülkemizde sadece bir seçeneğimiz var; başkalarının ürettiğini satın almak.
