

Amerika Birleşik Devletleri merkezli sivil toplum kuruluşu İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Orta Amerika'da faaliyet gösteren Cristosal, ABD Başkanı Donald Trump'ın Tren de Aragua çetesine üye olmakla suçlayarak El Salvador'a sınır dışı ettiği 251 Venezuelalı mahkum hakkında bir rapor yayınladı.
Rapor, mahkumların El Salvador'daki maksimum güvenlikli “Terörizmi Önleme Merkezi” (CECOT) içerisinde yaşadığı insan hakları ihlallerini detaylandırmakta; daha önce merkezde tutulan 40 mahkum ve Venezuelalı tutukluların durumuna dair bilgiye sahip aile üyeleri ve avukatlar da dahil olmak üzere 150 kişiyle yapılan görüşmelere dayandırılmaktadır.
'CEHENNEME GELDİNİZ'
Rapor, mahkumların El Salvador'a indiklerinden itibaren düzenli bir şekilde fiziksel, sözlü ve psikolojik şiddete maruz kaldıklarını ortaya koyuyor.
Tanıkların ifadelerine yer veren raporda, CECOT müdürünün hapishaneye gelen mahkumlara, “Cehenneme geldiniz. Hayatınızın geri kalanını burada geçireceksiniz” dediği belirtilmekte, daha sonra gardiyanlar ve çevik kuvvet polislerinin ortak alanlarda ve hücrelerde uyguladığı sistematik şiddetin devam ettiğine vurguda bulunulmaktadır.

Bu tür eylemlerin uluslararası insan hakları hukuku açısından “zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele” olarak değerlendirilebileceği belirtilirken, CECOT'taki durumların çoğunun “işkence” olarak tanımlanabileceği ifade edilmektedir.
EN AĞIR İŞKENCELER DİSİPLİN HÜCRELERİNDE YAŞANIYOR
Darp ve diğer kötü muamelelerin, mahkumlara fiziksel ve psikolojik acı ile boyun eğdirmek amacıyla uygulandığı belirtilmekte, “Şiddetin hem yoğunluğu hem de devamlılığı, gardiyanların ve çevik kuvvet polislerinin bu eylemleri ya desteklediğini ya da göz ardı ettiğini düşündürmektedir.” yorumunda bulunulmaktadır.
En ağır işkencelerin mahkumların çeşitli bahanelerle disiplin hücrelerine götürüldüklerinde yaşandığına vurgu yapılmakta; “Mahkumlar dövüldükten sonra, gardiyanlar onları bu hücrelerde kilitli tutmaktaydı. Bu süre dört saatten üç güne kadar değişmekte ve bu süre zarfında pek çok kez saldırıya uğramaktadırlar. Birçok tutuklu, bu dönemde yiyecek, su ve ilaç erişimlerinin kısıtlandığını bildirmiştir.” ifadelerine yer verilmektedir.
CİNSEL ŞİDDET YAYGINLIK GÖSTERİYOR
Raporda, üç eski tutuklunun CECOT'taki süreçlerinde cinsel şiddete maruz kaldıkları ifade edilirken, birinin, cinsel şiddetin bildirildiğinden daha yaygın olduğunu belirttiği aktarılmakta; bu durumun diğer tutukluların damgalanma korkusu nedeniyle yaşadıklarını aktarmalarının zor olduğunu dile getirmektedir.
Venezuelalı mahkumların CECOT'ta maruz kaldığı psikolojik şiddetin detaylarına da raporda yer verilmekte. Gardiyanların mahkumlara sürekli “buradan canlı çıkamayacaklarını”, “orada olduklarını kimsenin bilmediğini” ve “ailelerinin onları terk ettiğini” söylediği ifade edilmekte; “Mahkumların dörtte biri, intihar etmeyi düşündüklerini belirtmekte, en az bir tutuklu intihar girişiminde bulunmuştur.” şeklinde bilgiler yer almaktadır.
ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ
Mahkumların uzun süreli tecrit, sağlıksız yaşam koşulları, yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliği gibi insanlık dışı şartlara maruz kaldığı belirtildi; tüm bu şartların uluslararası hukuk açısından zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele olarak değerlendirilebileceği hatırlatılmaktadır.
Mahkumların gördüğü muamelenin, Birleşmiş Milletler'in Mahkûmlara Muameleye İlişkin Asgari Kuralları (Mandela Kuralları) ile bağdaşmadığına dikkat çekilerek, “Eski tutuklular, CECOT'un 8. bölümünde hukuki yardım veya dış dünya ile iletişim kurma imkanı olmadan tutulmaktaydı. Birçok tutuklu, tekrarlanan taleplerine rağmen, gardiyanların akrabaları veya avukatlarıyla telefon görüşmesi yapmalarına izin vermediğini aktarmaktadır.” denilmektedir.
ÇOĞU SABIKASIZ
Venezuelalı mahkumların, 18 Temmuz'daki tutuklu değişimi kapsamında ülkelerine gönderilene kadar yaklaşık dört ay boyunca CECOT'ta kaldıkları hatırlatılmakta; “ABD ve El Salvador hükümetleri, bu kişilerin çoğunu ‘terörist’ olarak nitelendirip, ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanan Venezuela merkezli organize suç örgütü ‘Tren de Aragua'nın' üyesi olmakla suçlamışlardır. Ancak incelenen sabıka kaydı belgeleri, bu kişilerin çoğunun ne ABD, ne Venezuela ne de yaşadıkları diğer Latin Amerika ülkelerinde herhangi bir suçtan hüküm giymediğini göstermektedir.” ifadelerine yer verilmektedir.


