

6 Şubat depremlerinde Osmaniye'de yıkılan Yonca Sitesi B Blok'ta 52 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin ise yaralandığı öğrenildi.
Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı, müteahhit Ali Kale ve fenni mesul Ayhan Gedik hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçu ile 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep etti. Yonca Sitesi'nin inşaat sürecinde belediyenin İmar Müdürlüğü'nde görev yapan Hülya İnan, Sevinç Ayşe Argun ve Rahime İyi hakkındaki dava ana davayla birleştirildi.
Bugün Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmaya, depremde yakınlarını kaybedenler, tutuksuz sanıklar Ali Kale, Hülya İnan ve Rahime İyi ile taraf avukatları katıldı. Diğer tutuksuz sanıklar duruşmaya gelmedi.
Müteahhit Kale: “En Büyük Suç Ruhsatı Verenlerindir”
Tutuksuz sanık müteahhit Ali Kale, 33 yıldır Osmaniye'ye hizmet ettiğini belirterek, “En büyük hata zemin etüdü yaptırmayan belediye kusurudur. Belediye, ruhsat dosyamı açtığında ilk kontrol etmesi gereken nokta 10 katlı betonarme statik projede zemin etüdünün var olup olmadığıdır. Zemin etüdü olmadan ruhsat verilmez. Etriye aralıkları bina yıkımında etken değildir. Ben 4 bin daire yaptım, benim bir tane binam yan yattı, en büyük suç ruhsatı verenlerindir” dedi.
Belediye Görevlileri: “Hiçbir Kusurumuz Yoktur”
İmar Müdürlüğü'nde görevli tutuksuz sanık Hülya İnan, memur olmasından dolayı yazışmalara baktığını belirterek, “Ruhsat dosyalarındaki evrakları kontrol ediyordum, dosyada hiçbir eksik bulunmamaktadır. Dosyanın dış yüzünde neler olması gerektiği yazılı, projelerin dosyada bulunup bulunmadığını kontrol ediyoruz. Görevim bu anlamdadır. Teknik açıdan lise mezunuyum ve dosyada olması gereken evrakları kontrol ederim, onay mercine göndeririz. Hiçbir kusurum yoktur” şeklinde konuştu.
İmar Müdürlüğü'nde görevli tutuksuz sanık Rahime İyi ise savunmasında, görevini matbu ruhsat formundaki evrakları tamamlayarak forma geçirmekle sınırlı olduğunu ifade etti. İyi, “Formu düzenledikten sonra teknik personele evrakı veriyordum. Projeyi inceleme yetkim yoktur. Kusurum yok, beraatimi talep ediyorum” dedi.
“Sanıklar 'Olası Kast' ile Yargılansın”
Müşteki avukatı Hüseyin Şahin, ek bilirkişi raporuna atıfta bulunarak, belediye görevlilerinin projeyi denetleyip onaylamakta ihmallerinin bulunduğunu dile getirdi. Müteahhidin icrai eylemine dikkat çekerek, “10 katlı binanın yapılmasının sakıncalı olduğunu bile bile inşaatı gerçekleştirdiğini belirtiyoruz. Bilirkişi raporu, sanıkların eyleminin 'bilinçli' veya 'olası kast' ile gerçekleştirildiğini gösteriyor. Sanıkların en üst sınırdan cezalandırılmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Diğer müşteki avukatları da “Bilirkişi raporunda sanıkların suçlu olduğu açıktır, sanıkların olası kastla en üst haddinden cezalandırılmalarını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Sanık Avukatları: Yeniden Bilirkişi Raporu Alınsın
Sanık Hülya İnan'ın avukatı Kerem Erkut İnan, müvekkilinin görevini sadece projelerin dosyada bulunup bulunmadığını kontrol etmekle sınırlı olduğunu açıkladı. “Suçu kabul etmiyoruz; böyle bir görev tanımı olsa bile o yıllarda belediyenin durumu ortadadır. Kontrol kısmında, sadece okuma yazma bilen kişilerin bu evraklara imza attıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenlerle müvekkilimin beraatini talep ediyoruz” dedi.
Fenni mesul Ayhan Gedik'in avukatı Ziya Koç, müvekkilinin işitme problemi olduğunu ve deprem dosyalarındaki bilirkişi raporlarının eksik olduğunu ileri sürerek, yargılamanın sağlıklı yürütülmesi açısından yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etti.
Cumhuriyet savcısı, soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan raporların hüküm kurmaya yeter olduğunu vurgulayarak, bazı sanık avukatlarının yeniden rapor alınması taleplerinin reddedilmesini, dinlenmeyen sanıkların savunmalarının alınması için gerekli işlemlerin yapılmasını talep etti.
Duruşma 5 Ocak Tarihine Ertelendi
Mahkeme heyeti, Ayhan Gedik ve Sevinç Ayşe Argun'un savunmalarının alınması için yarın resen celse açılmasına, yeniden rapor aldırılması talebinin reddine, sanıkların adli kontrollerinin devamına karar verdi. Savunmalar alındıktan sonra dosyada eksiklik kalmayacağı değerlendirilerek, cumhuriyet savcısına mütalaasını yazılı sunması için süre verildi ve yazılı mütalaanın kendisine, sanıklara ve vekillerine duruşma günü beklenmeksizin tebliğ edileceği ifade edildi. Mahkeme, bir sonraki oturumda dosyanın karara çıkma ihtimaline binaen mazeret bildirilmemesi gerektiğini ihtar etti. Bu nedenle duruşma 5 Ocak 2026 tarihine ertelendi.


