

Alzheimer hastalığı, bireylerin günlük yaşamlarını büyük ölçüde etkileyen belirtilerle kendini gösteriyor. Uyum zorluğu, gece boyunca huzursuzluk ve gündüz vakti sık sık uyku hali, hastalığın erken bulguları arasında yer alıyor. İleri aşamalarda ise “gün batımı sendromu” olarak adlandırılan, günün ilerleyen saatlerinde artan kafa karışıklığı ve huzursuzluk gözlemleniyor.
Bu durumlar, Alzheimer’ın ilerlemesiyle birlikte vücudun “sirkadiyen sistem” adı verilen biyolojik saatinin sıkı bir ilişki içinde olduğunu gösteriyor. Ancak bilim insanları bu ilişkiyi daha derinlemesine keşfetmeye başladı.
Beyindeki Ritmin Bozulması
ABD’li Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan araştırmalar, Alzheimer hastalığının beyindeki belli hücrelerde sirkadiyen ritimleri bozduğunu fare modelleri üzerinde gösterdi. Bu bozulma, yüzlerce genin ne zaman aktif olacağını veya kapanacağını etkileyerek beynin temel işlevlerinde aksaklıklara yol açıyor.
23 Ekim’de Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bu içsel ritimlerin onarılması ya da dengelenmesi, Alzheimer tedavisinde yeni bir yöntem geliştirmek açısından umut veriyor.
Araştırmanın lideri Nöroloji Profesörü Dr. Erik S. Musiek, “Alzheimer riski ile ilişkili 82 gen tespit ettik ve bu genlerin neredeyse yarısının sirkadiyen ritim tarafından kontrol edildiğini gözlemledik. Bu durum, bu genleri düzenleyerek hastalığın ilerlemesini durdurmaya yönelik tedavi yöntemleri geliştirme fırsatı sunuyor.” ifadelerini kullandı.
Uyku Bozuklukları ve Hastalığın Hızlanan Dönüşümü
Dr. Musiek, Alzheimer hastalarının bakımıyla ilgilenenlerin en çok şikayet ettiği konulardan birinin uyku bozuklukları olduğunu vurguluyor. Önceki araştırmalar, bu uyku değişikliklerinin hafıza kaybından yıllar önce başladığını ortaya koymuştur.
Uyku bozuklukları sadece yorgunluk yaratmakla kalmıyor; hem hasta hem de bakıcılar için stres kaynağı haline gelerek, hastalığın ilerlemesini hızlandırabiliyor. Bu döngünün kırılabilmesi için sorunun kökenini anlamak son derece önem taşıyor.
Sirkadiyen sistem, insan genomundaki genlerin yaklaşık yüzde 20'sini düzenleyerek sindirimden bağışıklık sistemine, uyku-uyanıklık döngüsünden metabolizmaya kadar birçok hayati süreci yönetiyor.
Beyin Hücrelerinde Kaos Oluşuyor
Araştırmada, Alzheimer hastalığına bağlı beyin sıvısında biriken “amiloid” plaklarının, mikroglia ve astrosit adındaki iki önemli beyin hücresinde yüzlerce genin ritmini bozduğu belirlendi. Mikroglia, beynin bağışıklık hücreleri olarak görev yaparken, astrositler nöronlar arasındaki iletişimi sağlayarak hücrelerin sağlığını koruyor.
Normal koşullarda mikrogliaların zararlı maddeleri temizlemesini sağlayan genlerin, Alzheimer modellerinde düzensiz hale geldiği gözlemlendi. Genler tamamen devre dışı kalmasa da, işleyiş sırasının karışıklığı beyin temizleme sisteminin zayıflamasına yol açtı.
Yeni Ritmler ve Tedavi Olasılığı
Araştırmacılar ayrıca amiloid plaklarının, günlük döngüyle ilişkili olmayan bazı genlerde yeni ritmik modellemeler oluşturduğunu keşfetti. Bu genlerin çoğu, beyin iltihabı ve stres yanıtı ile ilişkilidir.
Dr. Musiek, bu bulguların mikroglia ve astrositlerdeki sirkadiyen ritimleri düzenlemeye yönelik tedavi yöntemlerinin beyin sağlığını destekleyebileceği sonucunu ortaya koyduğunu belirtti: “Henüz öğrenmemiz gereken çok şey var ancak ana hedef, biyolojik saatleri belirli hücre türlerinde güçlendirmek, zayıflatmak ya da gerektiğinde devre dışı bırakmaktır. Nihai amacımız, sirkadiyen sistemi optimize ederek amiloid birikimini ve Alzheimer’ın diğer etkilerini en aza indirmek.”


